Döşemealtı ilçesindeki konutlarında evvelki gece çıplak halde kocasının kelepçeli azabına maruz kalan mesken bayanı Melek İpek, servis sürücüsü eşi Ramazan İpek’i av tüfeği ile öldürüp, jandarmayı arayarak teslim oldu. 8 ve 6 yaşlarında 2 kız çocuğu annesi olan İpek, jandarmadaki tabirinde, cinayete giden süreci ve azap gecesi yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlattı.
Melek İpek, 12 yıllık eşi Ramazan İpek’le evliliğinin birinci başlarından beri maddi sorunlardan kaynaklı huzursuzluklarının olduğu, kıskanç haller nedeniyle hengame ettiklerini söyledi. Fizikî şiddete maruz kaldığını anlatan Melek İpek, çok kere karakola tabir verip rapor almayı istediğini, lakin eşi Ramazan İpek’in büyük kızı C.’nin doğumundan sonra ‘Sen muhafaza kararı aldırırsın ben karakolda söz verir çıkarım, döndüğümde seni de bu çocuğu da öldürürüm’ diyerek tehdit ettiğini belirtti. Silahlara olan tutkusu nedeniyle eşi Ramazan İpek’ten korktuğunu, bu yüzden şikayette bulunmadığını anlatan Melek İpek, yaklaşık 7 ay evvelki kavgalarında eşinin kendisine şiddet uyguladığı için yaralandığını, ‘Seni buracıkta öldürüp kıyma yapar köpeklere yediririm, kimse senin izini bile bulamaz’ diyerek tehdit ettiğini söyledi.
EŞİNİN GENÇ KIZLA MÜNASEBETİ
2011 yılının Aralık ayında birinci kızına hamileliği sırasında eşi Ramazan İpek’in, M.A. isimli 17-18 yaşlarındaki kızı konutlarına getirdiğini, kaygıdan ve endişenden ötürü bir şey diyemediğini anlatan Melek İpek, eşi ve konuta getirdiği kızı öpüşürken gördüğünü ve bu nedenle arbede ettiklerini söyledi. Doğum nedeniyle 10 gün annesinin meskeninde kaldığını anlatan Melek İpek, kendi meskenine geldiğinde yatak odasında M.A.’nın yatakta çıplak bir formda uzandığını görünce elinde bebeğiyle hudut krizi geçirdiğini aktardı. Eşi Ramazan İpek’in, kendisini, ailesini ve bebeği öldürmekle tehdit ettiğini belirten Melek İpek, korktuğunu, M.A’nin yaklaşık 3-4 ay boyunca meskende kaldığını, eşiyle M.A’nın münasebetinin yaklaşık 7-8 yıl boyunca sürdüğünü söyledi.
Yaklaşık 1 yıl evvel Ramazan İpek’in M.A’yı meskene getirdiğini, M.A’nın ondan ayrılmak istediğini söylediğini anlatan Melek İpek, “Ramazan sonlandı. Bugün bana yaptığı üzere M.A.’yı kelepçeledi. Yumruk ve tekme atma suretiyle vurdu. Konutta bulunan av tüfeğinin dipçiğiyle vurdu. Ben bu duruma mahzur olmaya çalıştım lakin silahı bana doğrultup ‘Bu işe karışırsan seni öldürürüm’ dedi. Ben de korktum ve müdahale edemedim” dedi.
BOŞANMA MESAJLAŞMASI
Eşi Ramazan İpek’in bir yıl evvel gerisinden pompalı av tüfeğiyle bir el ateş ettiğini söyleyen Melek İpek, eşinin alkol ve kenevir kullandığını belirterek kendisini çok kıskandığını, cinayetin yaşandığı 7 Ocak akşamı meskene geldiğinde eşinin tutumlarında değişiklik olduğunu anlattı. Melek İpek, tabirinde şunları söyledi:
“Aynı odada oturmamıza karşın benim cep telefonuma WhatsApp mesajlaşması üzerinden ‘Ben ayrılmak istiyorum’ biçiminde ileti attı. Ben de ‘Sen bilirsin’ diye yanıt yazdım. Tekrar ‘Diğer odaya masraf misin’ diye ileti attı. Ben de yanıt vermeden çocukları alarak öbür odaya gittim.”
Tıpkı konutun içerisinde iletileşmeye devam ettiklerini belirten Melek İpek, “Eşim ‘Çocukların velayeti hakkında konuşmak istiyorum, madem gelmiyorsan çocukların biri sende biri bende kalsın’ diye ileti attı. Ben de ‘İkisi de sende kalsın ayırmayalım, ben nasıl olsa daha sonra senden çocukları alırım’ diye ileti attım. Bu formda boşanmamız üzerine mesajlaştık. Lakin hiç konuşmadık” diye konuştu.
AZAP SAATLERİ BAŞLADI
Saat 22.30 sıralarında çocuklarıyla uyku saati geldiği için yatmak için hazırlandıklarını kaydeden Melek İpek, şunları anlattı:
“Eşim benim adıma ruhsatlı olan yivli av tüfeğiyle içeri girdi. Tüfeğim olağanda salonda duvara dayalı kılıfın içinde dururdu. Bana ‘Son duanı et kelimeyi şahadet getir’ dedi. Tüfeği bana doğrulttu. Ben de öldürmemesi için yalvardım. Tüfeği ateşleyeceğini anlayınca çocuklarımın önüne geçtim. İki kızım birbirine sarılmış ağlıyorlardı. Eşimin elindeki tüfeği elimle ittim, hedefim çocuklarımı uzaklaştırmaktı. Bu esnada eşim ateş etti, çıkan mermi camdan dışarı gitti, biz yaralanmadık. Eşim tekrar tüfeği bana doğrulttu, ben tekrar öldürmemesi için yalvardım. Bu sefer tüfeği çocuklarımıza yöneltti. Beni “Sana evvel çocuklarının acısını yaşatacağım, sonra seni öldüreceğim’ diye tehdit etti. Ben iki kızımın eşim tarafından öldürüleceği kanısı ile çok korkup kızlarımın üstüne kapandım. Bu sefer tüfeğin dipçiği ile başıma vurdu. Bundan ötürü gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralandım. Beni saçından sürükleyerek öbür odaya getirdi burada yumruk ve tekme ile yüzüme ve bedenime vurdu. Cebimdeki telefonu aldı başıma ve yüzüme telefonla vurdu. Çığlık attığım için susmamı söyledi ve boğazımı şiddetli bir formda sıktı. Bunun tesiriyle gözlerim yerinden çıkacak üzere oldu, karardı. ‘Diğerlerine daha azını mı yaptığımı düşünüyorsun’ diye bağırdı. Elinden kurtuldum, kaçmaya çalışırken yakaladı yumruk ve tekme atmaya başladı. Çığlık atmaya devam edince tekrar boğazımı sıktı bu esnada ben bayıldım.”
BANYODA TECAVÜZ ETMİŞ
Uyandığında kendini çıplak vaziyette bulduğunu belirten Melek İpek, “Ellerim kelepçeliydi. Boynum ellerime, ellerim ayaklarıma, eşimin avda kullandığı naylon iple cenin durumunda olacak halde banyoda buldum. Eşim bana soğuk su tutuyordu. Kendime biraz geldiğimde eşimin ben baygınken tecavüz ettiğini acıyla hissettim. Bu ortada ben üşüdüğüm için tir tir titriyordum. Eşim ise banyoda çıplak vaziyette bir şey olmamış üzere duş alıyor, duvarları yıkıyordu. Duvarda ve klozetin üstünde kan izlerim vardı bunları yıkıyordu. Banyoyu temizledikten sonra ayrıldı.” diye konuştu.
Eşinin 15-20 santim uzunluğundaki Rambo bıçağıyla yanına döndüğünü belirten Melek İpek, “Ben yerde cenin durumunda olacak formda banyoda bekliyordum. Sol göğsümün altına bıçağı dayadı, sol eli bıçağı tutuyordu. Sağ eliyle baskı yapıp bana ‘Buranın biraz daha altından bıçaklarsam ciğerine girer, biraz üstüne sokarsam kalbini delerim lakin buradan yaparsam daha çok acı çekerek ölürsün’ derken bedenimin farklı bölgelerinde bıçağı gezdirerek ucunu hissettiriyordu. Ben o an bıçakla keseceğini hissettim daima ağlayarak öldürmemesi için yalvarıyordum. Çığlık atıp yardım isteyemiyordum, zira bağırdığım takdirde öldüreceğim tarafında tehdit etti. Seni öldüreceğim çocukları da buraya yatıracağım” biçiminde konuştu.
‘ELLERİMİ ARTTAN KELEPÇELEDİ’
Eşinin kendisine banyoda azap ettiği sırada çocuklarına bağırdığını aktaran Melek İpek, “Çocukları odadan çıkmamaları konusunda uyardı. Çocukları görmedim ve seslerini duymadım. Ellerimi çözdü, kelepçeyi çıkarttı ve ‘duşunu al kapıda bekliyorum’ dedi. Kapıyı açık bırakarak banyonun önünde beni izledi. Ben duşumu aldım havluya sarıldım eşimle birlikte öbür odaya gittik. Bu esnada beni öldürmekten vazgeçtiğini düşünüp rahatladım. Tekrar kelepçeyi getirdi kaçmaya yeltendim fakat başaramadım. Beni yakaladı ellerim geride olacak formda çok sıkı kelepçeledi” dedi.
Melek İpek, eşinin odada bulunan çekyatı yatak haline getirdiğini, kendisinin çıplak bir formda yatmasını istediğini ileri sürdü. Elleri karşıt kelepçeli olduğu için canının yandığını söz eden Melek İpek, şöyle devam etti:
“Yatamıyordum. Kelepçeyi çıkarmasını istedim. Bana ‘Sessiz yat yoksa balkondan aşağı atarım seni. Gecenin karanlığında değil gündüz gözü ile öldürüp parçalayacağım’ dedi. Kızlarım öbür odada idi. Büyük kızım C.’nin kusma sesi geldi onlara bağırarak ‘Yatın uyuyun öldürtmeyin kendinizi’ dedi. Yerde yer yatağında yattı ben yatakta zıt kelepçeyle dönmeye çalıştıkça koltuktan ses çıkıyordu. Yanıma geldi kelepçeyi söktü ve önden ellerimi kelepçeledi ve yerdeki yer yatağının yanına yatırdı. Ben açık olan kanepenin alt boşluğunda idim. Beni buraya sıkıştırarak hareket etmemi engelledi. Bu formda eşim uyudu ben kaygı ve üşüdüğüm için sabaha kadar uyuyamadım. Sabah ezanı okunurken kendimden geçmişim. Eşim beni uyandırarak servisi yapıp geleceğini söyledi. ‘Ben gelinceye kadar burada bekle geldiğimde yarım kalan işimi halledeceğim’ diyerek gitti. Meskenin dış kapısını kilitlemedi. Akşam ateş ettiği silah salonda duvara dayalı biçimde duruyordu. Baktım sistemi yoktu. Beni öldürmesin diye silah aradım, lakin bulamadım.”
SAÇ TOKASIYLA KELEPÇEYİ AÇAMADI
Konutta sabit telefonları olmadığını, kızlarının cep telefonunu eşinin sakladığını ve bulamadığını belirten Melek İpek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Kelepçenin anahtarını aradım, bulamadım. Kızlarım ile birlikte çay kaşığı ve saç tel tokaları ile kelepçeyi açmaya çalıştık lakin açamadık. Kızım C.’nin yardımıyla üstümü çarşaf ile sardım ve komşumuz Turgut Yaraşlı’nın konutuna gittim. Evleriminiz ortası yaklaşık 100 metre uzaklıktadır. Bunun sebebi eşim bazen ulusal parklardan ceza yememek için tüfeğini Turgut’un konutuna bırakır. Kapıyı Turgut’un eşi Semra Yaraşlı açtı, bana ‘ne bu halin’ diye sordu. Ben de endişemden bir şey söylemek istemedim. Sorularını yeniden arbede ettim diye geçiştirdim. Kendilerinde eşimin tüfeğinin olup olmadığını sordum. Semra bana tüfeğin kendilerinde olmadığını söyledi. Ben de konuta gittim. Semra benim kelepçeli olduğunu görmemesi için ellerimi örtmüştüm. Meskende çocuklarım ile birlikte eşimi beklemeye başladık. Çocuklarım daima bana ‘Babamız bizi öldürecek mi?’ diye soruyordu. Hatta C. endişeden altına işedi. Bu ortada eşimin arabasının sesini duyunca kızlarım, ‘Anne babam geldi, bizi öldürecek mi? diye endişeden ağlamaya başladılar. Ben çocukların olduğu odadan çıktım meskenin girişindeki soldaki birinci odaya girdim. Eşim aşağıdan küfrederek ve bizi öldüreceğini söyleyerek konuta çıkıyordu. Kapıya tekme atarak içeri girdi. Konutun içinde bağırmaya başladı. Ben odanın bir köşesinde sinmiş bir biçimde duruyordum.”
SON ANDA KUŞ SİLAHINI GÖRDÜ
Tam bu sırada daha evvelden görmediği odadaki küçük kuş silahının gözüne çarptığını anlatan Melek İpek, “Ellerim kelepçeli olmasına karşın silahı elime aldım. Derdim bana sabaha kadar sistematik azap yapan eşimi korkutmaktı. Bu ortada odanın kapısı sert bir halde açıldı. Eşimle yüz yüze geldik. Ansızın üstüme atılmaya kalkıştı. Bir arbede yaşanırken denetimsiz formda silah patladı. Ben evvel öldüğümü düşündüm. Sonra eşimin odanın kapı girişinde yığıldığını, kan aktığını gördüm. Çabucak eşimin cebindeki cep telefonunu aldım. Telefonunu açmaya çalıştım. Şifresini bilmediğim için açamadım. Telefonu yüzüne gösterdim şifrenin açılması için. Lakin açılmadı. Sonra acil aramalar çıktı bende 112 Acil Davet Merkezi’ni aradım. Eşimi vurduğumu acil jandarma ve ambulansa haber verilmesini istedim. Yaşananların şokuyla eşimin başında çömelmiş vaziyette bekledim. Kapı çaldı jandarma ve ambulans geldi. Kelepçelerimi jandarma çözdü, ben de üzerimi giyindim. Daha sonra süreçler için gözaltına alındım. Ben bu yaşananlardan ötürü üzgünüm ve pişmanım. Lakin bu türlü makûs bir olay olmasaydı ben ve 2 kız evladım ölmüş olacaktı. Bana sabah kadar azap yapan eşimi, namusumu temizledim” diyerek tabirini tamamladı.
Melek İpek, jandarmadaki sözünün akabinde bu sabah adliyeye sevk edildi.
Milliyet
