Ziya Selçuk’un açıklamalarından satır başları şöyle…
Bizim sorumluluğumuz çok büyük. Bazı kararları vermek sorarak, istişare ederek vermek büyük bir sorumluluk. Ben okulları geziyorum hatta habersiz gidiyorum. Çat kapı gidiveriyorum. Gördüğüm şey şu; İnanılmaz bir dikkat ve saygı var. O kadar büyük bir farkındalık var ki. Bu kadar büyük dikkat çocukları başka bir şeye yöneltebilir mi acaba diye içimden konuşuyorum. Sürekli ‘aman dikkat’ denilen yerde bazen başka dikkatler söz konusu olabilir.
“OKULA GÖNDERİLME ORANI YÜKSEK”
1. sınıfların okula gönderilme oranı çok yüksek. Bu kadarını beklemiyorduk. Okullar açılsa velilerimizin ne kadarı çocuklarını okula göndermek isterler. %30-%40’lara dayanmıştı. Fakat Türkiye ortalaması %70’lerin üzerinde. Bazı bölgelerde %90’ların üzerinde.
TEMİZLİK VE HİJYEN TEDBİRLERİ
Ben okulun öz denetimin daha önemsiyorum. Müdürlerimiz öğretmenlerimizle birlikte, okulun gidişatını inceleyen arkadaşlarımız var. Binlerce okulumuz var. Hasan Ali Yücel döneminde bütün Türkiye’de lise sayısı 50’nin altındaydı. Şimdi bizim 12 bin okulumuz var. Büyük sayılardan söz ediyoruz. Bir okulumuzda problem varsa muhakkak yönetim müdahale ediyor. Denetmenler zaten var. Eksiğimiz elbet vardır. Her zaman olabilir. Ama biz fotoğrafa baktığımız zaman yüzde 99’unun çok büyük bir kısmının işlediği sistemde istisnai bir hadiseye bakarak okullarımızı tamamı pis diyemeyiz.
2 GÜN YÜZ YÜZE EĞİTİM YETERLİ Mİ?
2 gün yetmez net söylüyorum. Ama bunu biz tercih etmiyoruz. Keşke okulları hemen açabilsek. Bize düşen sorumluluk nedir, bunun gereğini yap. İlla uzaktan eğitim olsun diye istemiyorum. Belki mesleki olarak düşünüyorum ama bu çocukların ilk ihtiyacı duygusal bağ.
Milliyet