Cornell Üniversitesi’nde sosyal psikolog ve örgütsel davranış doçenti olan Vanessa Bohns, “Yardım istemek, hayal ettiğiniz kadar kötü değildir” diyor. Araştırma amacıyla, o ve meslektaşları, 15.000 yabancıdan bir şeyler talep etmeleri için dünyanın dört bir yanındaki şehirlere yardım arayanlar gönderdi. Bohns, yardım çağrısında bulunmanın “sosyal açıdan riskli olduğunu” söylüyor. Yine de sor. Yardım istendiğinde, çoğu insan uymaktan mutluluk duyar. Bohns, “Biz sosyal bir türüz” diyor. “Kabul edilemez olmaktansa, kabul edilebilir olmayı tercih ediyoruz.”
İsteğinizi basit ve doğrudan tutun. “Bir milyon mazeret ve özür teklif etmeyin” diyor. Potansiyel reddedilmeyi önlemek için, ihtiyacınız olanı doğrudan söylemek yerine pasif bir şekilde ima etme eğiliminde olabilirsiniz. Bunu yapma. Neye ihtiyacınız olduğunu doğrudan sorun ve biri hayır derse, devam edin ve başka birine sorun. İster bir yabancıya ister bir arkadaşınıza yaklaşıyor olun, şahsen yardım istemek her zaman daha etkilidir. Bohns, “Yüz yüze olun” diyor. “Daha duygusal.”
Yabancının size yardım edeceğini varsayın. Bir çalışmada, Bohns ve bir meslektaşı, lisans öğrencilerine tanımadıkları insanlara yaklaşıp, “Bir arama yapmak için cep telefonunuzu kullanabilir miyim?” Başlamadan önce, lisans öğrencileri, üç kişinin aynı fikirde olması için kaç kişi istemeleri gerektiğini tahmin etmek zorundaydılar; yüzde 60’tan fazla abarttılar. Yabancıların yaklaşık yarısının telefonlarını paylaştığı ortaya çıktı. Yardım arayan kişi, insanların yardım sunmanın zaman ve finansal maliyetlerini tartacağına inanma eğilimindedir, ancak hayır demek gariptir ve çoğu insan, talep etik olarak sorgulanabilir görünse bile, sadece evet demeyi tercih eder. Başka bir çalışmada Bohns, insanlardan yabancılardan bir kütüphane kitabına “turşu” kelimesini yazmalarını istedi. Birçoğu isteksiz ve rahatsızdı, ancak nihayetinde yüzde 65’i kitabı yine de tahrip etti.
Başkalarının aynı anda isteklerle onlara yaklaştığı bir yerde yabancılardan yardım istememeye çalışın. Bohns’un yabancıların çoğu zaman yardım etmeyi reddettiği tek yer, Toronto’daki kanvasçıların ve dilekçe sahiplerinin uğrak yeri olan işlek bir caddeydi. İnsanlar bu tür senaryolarda kendilerini çelikleştirirler. “Neyin geleceğini bildiğinizde hayır demek daha kolay” diyor.