Bakan Selçuk, katıldığı canlı yayında değerlendirmelerde bulundu.
Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarına değinen Selçuk, “Bütün duygumuz, düşüncemiz ve ruhumuz orada. Azeri Türklerinin haklı davası bizim de haklı davamızdır. Desteklerimiz bütün yurt sathında ve bütün vatandaşlarımızla alakalı olarak güçlü bir şekilde devam ediyor. Anbean izliyoruz ne olup bittiğini. Bu işgalci gidişatın bir an önce sonlandırılması ve haklı davanın gereğinin yerine getirilmesi için de temennilerimiz elbette çok güçlü bir şekilde sürüyor.” diye konuştu.
Selçuk, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ara verilen yüz yüze eğitimin 12 Ekim’de başlama kararını anımsattı. Küresel düzeyde bir problemle karşı karşıya olunduğunu anımsatan Selçuk, şöyle devam etti:
“Her bir bireyin hayatında belirli değişiklikler oluyor. Bu çok zor bir süreç. Kolay değil yaşanması. Bu anlamda elbette herkesin bir söyleyeceği var. Herkes kendi fikrini söylüyor vatandaş olarak, dünyada yaşayan bir birey olarak… Ancak bu mesele çok temelde tıbbi ve pedagojik olarak ciddi bir bilimsel çerçeve gerektiriyor. Bu mesele ‘Sana göre, bana göre’ meselesi değil. Kanıta ve veriye dayalı olarak gidişat nedir, dünyada neler oluyor? Geçtiğimiz pazar günü Türkiye’nin yurt dışındaki eğitim müşavirleriyle 2 saatlik bir toplantımız oldu. O toplantıda tekrar tekrar ‘hangi ülke neler yapıyor?’ diye baktık. Kıta Avrupası açısından bakıldığında tümünün açtığını ve hatta 10-12 yaş altında maske olmadığını, tam zamanlı açtıklarını haftada 5 gün, bütün kademelerde, kimisinde sadece öğretmenlerde maske olduğunu kiminde lise düzeyinde maskenin gerekli olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar bize şunu gösteriyor. Aslında her ülkenin kendi özel durumu vardır. Hepimizi küresel gidişatla ülkemizdeki gidişatı iki eksen gibi düşünüp bu iki eksenin bize göre nasıl olması gerektiği konusunda bilimsel kararlar vermek zorundayız.”
Selçuk, salgın bittiğinde uzaktan eğitimin devam edeceğini belirterek, uzaktan eğitimden faydalanacaklarını aktardı.
Uzaktan eğitimin kendi özel tercihleri olmadığına dikkati çeken Selçuk, “Bu bir mecburiyet. Dünyada koşullar ne olursa olsun, bizim ödevimiz bunun tedbirini almak. Bizim ödevimiz bu. Bunun tedbirini almak üzerinden baktığımızda da Türkiye’nin neler yaptığını konuşacağız. Bu bir mecburiyet şu anda bunu yapmak durumundayız. Sadece okullarla ilgili değil, sokakta birçok paydaşla ilgili de problemler yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yüz yüze eğitimde başlayacak yeni döneme dair değerlendirmelerde bulunan Selçuk, şu bilgileri verdi:
“Biz haftada 2 gün açtığımız için, ilk 2 gün sınıfın yarısı geliyor, daha sonraki 2 gün sınıfın diğer yarısı geliyor. Aylar önce senaryolarımız olduğunu söylemiştim. Bugün senaryolar gerçek oldu ve uyguluyoruz. Planlardan bir tanesini bu 2-2 gün meselesinde uyguluyoruz. Çocuklarımızın bu suretle daha kontrollü bir şekilde okula gidiş gelişlerini, okul yöneticileri, öğretmenler, velilerimiz açısından daha anlaşılabilir ve denetlenebilir bir süreç olarak yapılandırmaya çalışıyoruz. Burada bazı alışkanlıklar da ediniliyor. Çocuklar ortama alışıyor, neyi, nasıl yapmaları gerektiği konusunda daha bilinçli ve duyarlı oluyor. Öğretmenlerimiz bazı şeyleri öğreniyor. Dolayısıyla bu sürecin kontrollü olmasının başka bir amacı var. Yoksa biz de İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ‘hepsini açtık’ derdik ama Türkiye’nin koşulları biraz daha farklı. Onun için koşullara göre bunu yapıyoruz.”
Bakan Selçuk, konuşmasının devamında velilerin okulların açılması isteği, öğretmenlerin teneffüslerdeki durumu gibi konularda da değerlendirmeler yaptı.
2019-2020 eğitim öğretim döneminde ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin şimdiki durumuna ilişkin soruyu Selçuk, şöyle yanıtladı:
“Aslında martın başında, 13’ünde çocuklar okumayla ilgili temel aşamaları bitirmiş oluyor. Hatta nisanda okuma bayramı olabilir. Buradaki problem akademik olmaktan ziyade o iletişim ve duygu bağının kesilmiş olması. Bütün ülkenin ve ailelerin birden bir tedirginlik içine girmiş olması, asıl problem bu. Yoksa çocuklar için yaz okulu yaptık, bu 2’ler için. ‘Okuma yazma konusunda eğlenceli oyunlar, kuklalar, animasyonlar, videolar.’ var dedik. Çocuğun öğrendiğini tekrar etmesi için oyun tabanlı bir yaklaşımla oradaki eksiğini giderdik.”
Milliyet